SkW1rzv. Özel Yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği'nin 'Askeri casusluk ve şantaj çetesi' soruşturması kapsamında Gölcük Donanma Komutanlığı'nda yaptığı aramalarda ele geçirilen video kasetleri, ses bantları ve belgelerle ilgili Askeri Savcılık tarafından hazırlatılan bilirkişi raporu tüm ekleriyle birlikte Balyoz Mahkemesi'ne ulaştı. Askeri Savcılık raporunda askeri personelin ailesine yönelik "fişleme formları" ile "hangi cemaatin kadınları nasıl giyinir"i anlatan canlı mankenlerle çekilmiş başörtüsü anlatımları dikkat çekti. Tuğamiral başkanlığında 5 bilirkişi Gölcük Donanma Komutanlığı Askeri Savcılığı tarafından Tuğamiral Sinan Azmi Tosun başkanlığında 5 personele hazırlatılan 30 sayfalık raporda, Gölcük Donanma'da ele geçirilen 5 harddiskle ilgili detaylı tespitlere yer verdi. Harddisklerin imajını alan bilirkişiler, bu harddisklerdeki incelemeye konu olan belgeleri de bilirkişi raporuna ekledi. Dava dosyasına giren bilirkişi raporunda, ilginç belgelere yer verildi. Bilirkişi raporunda 3 ve 5 nolu harddisklerde yer alan 'jpeg' formatındaki fotoğraflara dikkat çekildi. Hangi cemaat nasıl örtünüyor? 28 Şubat sürecinden kaldığı anlaşılan bu fotoğraflarla askeri istihbarat elemanlarına "türban bağlama şekilleri"nin detaylı bir şekilde anlatıldığı görüldü. Başörtülü kadınların değişik tarikat grupları adı altında fişlendiği anlaşıldı. "Radikal İslamcı gruplara mensup kadın üyelerin türban bağlama şekilleri" başlığıyla hazırlanan fotoğraflarda başörtülü kadınlar, "Acz-i Mendi tarikatı ve Hizbullah", "Fethullah Gülen Grubu", "Milli Görüş Fazilet Partisi", "Nakşibendi Tarikatı" olmak üzere 4 grupta gösteriliyor. Kadınların ön ve yan cepheden çekilmiş fotoğraflarının altında başörtüsünü bağlama şekilleri detaylı bir şekilde anlatılıyor. Star Gazetesi'nin haberine göre 3 ve 5 nolu harddisklerde yer alan "005_A_Ev Ziyareti Formu" isimli word dosyasında da "Takip ve kontrol altında tutulan personelin birlik dışı faaliyetlerinin takibinde dikkat edilecek hususlar" maddeler halinde anlatılıyor. Birlik dışında takip edilmesi istenen askeri personellele ilgili fişleme sırasında dikkat edilmesi gereken noktalar şöyle Eş veya kız çocuklarından peruk kullandığı izlenimi edinilen var mıdır? Aileye ait fotoğraf albümünün incelenmesi sonucu tespit edilen menfi hususlar var mıdır? Evde hangi markalar kullanılıyor? Evde alkollü içki bulunmakta mıdır? Kolonya / gülsuyu ikram edilmekte midir? Kütüphanede / evde bulunan yayın ve dokümanların kitap, dergi, gazete, kaset, CD adı, yazarı, konusu nedir? Ev ve gıda amaçlı kullanılan malzemelerin markaları nelerdir? Deterjan, tuz, bisküvi, beyaz eşyalar TV'de hangi kanal izlenmektedir? Aile yakınları arasından siyasetle aktif olarak ilgilenen var mıdır? Hangi siyasi görüşe mensuptur? Akademisyenlere 'türban' takibi Asker eşlerini ve ailelerini garnizonların içinde ve dışında takip etmek için fişleme formları hazırlayan şüphelilerin, başörtüsü özgürlüğüne destek veren akademisyenleri de yakın takibe aldıkları ortaya çıktı. Gölcük?Donanma Komutanlığı'ndaki zilada ele geçirilen 5 nolu hardiskte yer alan bir word belgesinde ise 1 Şubat 2008 tarihinde üniversitelerde kılık kıyafetin serbest bırakılmasını destekleyen bildiriyi Türbana Destek Bildirisi imzalayan 3 bin 600 akademisyenden 32'sinin Kocaeli Üniversitesi'ne mensup olduğu belirtilerek bu akademisyenlerle ilgili istihbari çalışma yapıldığı görülüyor. Hazırlanan listede Türbana Destek Bildirisi'ni imzalayan akademisyenlerin isimlerine ve görev yerleri tek tek belirtiliyor. 3 kasım seçimlerinde anap'ı desteklemelerine şaşırılmaması gereken, zira daha önceki pek çok seçimde de neredeyse toplu olarak aynı partiye oy verdiği bilinen organizasyon cemaat, tarikat.. vs.edit 3 kasım seçimlerinden sonra girilen bir entry'de süleymancıların anap'ı desteklemesine şaşırılmakta idi.. eskiden buralar hep tarla idi.. şimdi tek başına biraz manasız olmuş benim yazdığım kisa pacali bol kumas pantul, colormatik ve koseli gozluk, pantul kemer zimbirtisina yandan ya da arka cep ustunden asili anahtarlik, var mi yok mu belli olmayan sipsi gibi bir biyik bu akimin tercih ettigi dis gorunuz seklidir. uzerlerindeki gomlegin etekleri ise tercihan pantul icinde ama istenirse disarida birakilabilir. tabii her an ilahi okumaya hazir bir ses tonu da bu imajin en buyuk tamamlayicilarindandir. hepsi birbirine benzer ama cinli degillerdir. uğur mumcu'nun rabıta isimli kitabında süleymancılara da değinilmiş, cemaatin para kaynakları ve ilişkileri ortaya çıkarılmıştır. talebe yurtları açarlar, özellikle kırsalda çok yaygın bir şekilde bu sayede öğrenci toplarlar bir de süleymancıklar vardır evlerin dış duvarlarında yaz vakti bolca bulunurlar. bereket getirdiklerine inanılan süper sevimli yaratıklardır.bkz süleymancık ankara'da mhp'ye oy vermiştir. türkiyede ki çok bilinen tarikatlardan biri. son zamanlar da tesadüfen her okuduğum kitapda karşıma çıkan ve beni ürküten oluşumsanıyorum takva filmin de olayların etrafında döndüğü tarikatta buydu. yamuluyorsam düzeltin bi el atın ehehehe imla hatalarım nasıl ama? öğrenicem inşallah bunu, güzel durdu mu, ay pardon durdumu?edit kediye kafa atan mucahit fare2 der ki "takva filminde mahmutculardan bahsediliyor. ismailağa cemaati filan, süleymancılar cübbe ve sarık sakal olayına karşılar, onlar takım elbise badem bıyık filan takılırlar." bizim orda küçük bir anadolu kasabası her gün onlarca günah üretip yok efendim gece tırnak kesmek günah, ezan okunurken konuşmak günah, şu da günah bu da günah hepsi günah halkı depresyona sokan ve depresyona soktukça kendilerine daha da yaklaştıran bilmem farkındalar mı? bizim oranın en görkemli binasına sahip, allah rızası diye sürekli yardım toplayan, topladıkları yardımlarla çocukları eğiteceklerini iddia eden ancak halkın parası ile halkın çocuklarını günah depresyonuna sokan, eğitmek yerine körelten,merkezi olarak, kim benim cemaatime arka çıkacaksa ya da engellemeyecekse ona oy veririm veririz, verdirtiriz şeklinde bir siyasi duruş sergileyen, seçim öncesi ön protokol yaptıkları siyasi parti ki cemaat önderlerinden birileri milletvekili adayı falan yapılır hakkında "dine en çok hizmet eden siyasi parti" şeklinde propaganda yapan dini yalan mı amkedit ne entry arkadaş lanetlendim mi ne. bir hafta zamanın ötesinde, bir hafta en beğenilenlerde. ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın. Konrad Adenauer Vakfı, başörtüsü konulu araştırmasında, Almanya’da yaşayan Türk kadınları için başörtüsünün ne ifade ettiğini anlamayı hedeflendi. Bölgesi, Berlin, Hamburg ve Stuttgart olmak üzere dört farklı bölgede yapılan araştırmaya 18 ila 40 yaş arasında 315 Türk kökenli kadın katıldı. Konrad Adenauer Vakfından Christoph Kannengießer araştırmaya katılan kadınların kökten dinci eğilimleri olmadığını ve bu kadınların Alman toplumunda kendilerini nasıl algılandıklarını anlattı “Başörtüsü takan Türk kökenli kadınların büyük bir kısmının kendini Almanya’ya ait hissetmediği belli. Kendilerini ayrımcılığa tabii tutulan bir azınlık olarak görüyorlar. Türkiye’ye olan bağ Almanya’ya olan bağdan daha yoğun. Bu araştırmanın sonucuna göre, başörtüsü takmanın demokratik sisteme karşı olmak anlamına gelmediği ortaya konmuş oldu. Araştırmaya katılan kadınların çoğu insanların eşit olduğuna inanıyor. Ayrıca, başörtüsünün radikal bir anlam taşıdığına dair hiç bir kanıt yok.“ Özgüven veriyor Araştırmanın yazarlarından biri olan Frank Jessen ise bu çalışmanın bulgularının ışığında kadınların neden başörtüsü taktığını şöyle değerlendirdi “Kadınların yüzde 84ü, başörtüsünün kendisine özgüven verdiğini söyledi. Kadınlar aynı zamanda şu an kendilerine karşı olduklarını düşündükleri toplum ile aralarına mesafe koymak için de başörtüsü takdıklarını söylediler.“ Konrad Adenauer Vakfı’na bağlı olan, entegrasyon ve siyasi eğitim konuları ile ilgilenen Almanya Programının başkanı Bülent Arslan ise bu araştırmanın en önemli sonucunun, başörtüsü takan kadınların yüzde 90’dan fazlasının herhangi bir siyasi düşünceyle ilgisi olmadığı, olduğunu dile getirdi. Arslan, “Bu araştırmayla geçtiğmiz yıllarda sürekli bir önyargıyı yani başörtüsünün sadece siyasi sebeplerden ötürü kullanıldığı önyargısını bu araştırma ile ortadan kaldırmış olduk“ dedi. Konrad Adenauer Vakfı’nın araştırması başörtüsü konusunda ne kadar az bilginin var olduğunu ortaya koydu. Bu araştırma her ne kadar temsili olmasa da, Almanya’nın entegrasyon konusuna son dönemlerde verdiği önemi kanıtlar nitelikte. son dönemde her insanın sömürmeye çalıştığı kadın. hayır, ne oluyor yani bir kadın başörtülü olunca ben bunu anlayamıyorum. ona şiddet uygulayınca 2 kat daha suçlu olup, övünce 2 kat daha iyi, taciz edince 2 kat daha ahlaksız mı oluyoruz... ya da, o bir kötülük yaptığında daha bir ayıplanası, iyilik yaptığında daha bir takdir edilesi, öpüştüğünde daha bir ahlaksız mı oluyor?nedir onu diğer tüm kadınlardan farklı yapan? buraya gelip; onların da iyisi/kötüsü, ahlaksızı/ahlaklısı yazmak bile son derece aptalca iken biz neyi tartışıyoruz ya!şu son gezi olaylarında da aynı şey hakim. tonlarca kadın polis tarafından saçlarından sürüklenmiş, tecavüzle tehdit edilmiş, dayak yemiş; üstelik devlet eliyle, ama 2 tane başörtülü kadının olayları ayrı kategoride, "başörtülü kadın" kategorisinde inceleniyor. bu ne rezalet, ne saçma, ne iğrenç bir tutumdur ya!şimdi buraya gelip, o kadınlar zamanında üniversiteye giremediydi, ağızları kapatıldıydı diye geri zekalıca yorum yapacaklar için, sen ne yazdığımı anlamamışsın başa dön ve tekrar oku kategorize etmeyin! etmeyin ve sömürmeyin artık yeter! haklarında asparagas mağduriyetlerle son zamanlarda çokca haber çıkan kadın. üzüldüğüm şeyse şiddetin karikatürize edilmesi konusu. daha dün 2 kadın cinayeti yaşanırken üstlerinden yapılan bu yalan haberler sayesinde şiddet bir durakta binilip bir sonraki durakta inilecek trene benzetiliyor ve bu yolda şiddet beraberinde götürülüyor. inen kişi rahatça iniyor ama şiddet, kadına uygulanan şiddet baki kalıyor. bu haberleri ortaya çıkaran kişiler kadınları kullanıyorlar açık açık. yoksa umurlarında mı bizler şiddete kurban gidiyormuşuz, ölümler yaşıyormuşuz. kendi ideolojileri uğruna bizler birer aygıt oluyoruz. onların vermek istedikleri mesaj yerine geldikten sonra herkes yoluna ben boluya diyor bu zihniyetler. yoksa kimin umrunda başörtülü veya başörtüsüz kadınlara uygulanan şiddet. sadece bir araç onlar için başörtülü kadınlar. gitgide kendini "hep haklı" konumuna taşıyan insan. hep ama heeeep vatanı bokun içine sürükleyen bir işin lokomotifi olsa da haklıhaksızsa da haklıyanlışsa da haklıhaklı haklı haklı!çünkü o önce kadın sonra insan olarak ele alınmıyor. o "simge" olarak ele alınıyor ve bu nedenle hep haklı!yarın duruşmalarda kaybedince "başörtüsü" yüzünden kaybeden bir avukat simgeye, velilerin memnun olmadığı bir öğretmen olunca "başörtülü" zavallı masum öğretmen simgeye, işini düzgün yapmayan bir devlet memuruna itiraz edilince "başörtülü" mağdur memur simgeye çok işinize geliyor bu simge durumu değil mi? ama akıllı insanlar bunu yutmaz be kardeşim. yutmaz, insan olmayı öğrenin ve öyle gelin. türkiyedeki kadınların %60 ını oluşturan kadın çeşidi. ben değilim. hayatımın şuana kadar olan zaman diliminde de düşünmedim hiç başörtülü bi kadın olmayı. belki de hiç bir zaman düşünmem orasını bilmem. yakın geleceğe dair planlarımda yok ama o'nu biliyorum. ben daha çok daha iyi bi kadın, daha iyi bir anne en önemlisi daha iyi bir "insan" olmaya çalışıyorum. ama başıörtülü kadınları tanıyorum. neler yaşadıklarına dair herşeyi, en yakınımda olan başıörtülü kişi olan annemden ötürü az çok biliyorum. sen de tanıyorsun onları.. çünkü çevremizdeler. varlar ve olacaklar. sen istesen de istemesen de başıörtülü kadınlar bu ülkede yok sayılmayacak kadar çok kardeşim. seve seve o kadınların da bu ülkede yaşama hakkı olduğunu sindireceksin. çünkü başka şansın yok. özgürlük diye bağırmak güzel, ama mesele kendine özgürlük olduğunda başkasının esaretiyle sonuçlanınca feci. anlıyor musun bunu? sana şurda; "başıörtülü şekilde jip kullanan kadın", "türbanlı öğretmen", başörtülü kadınların soyulmamış fıstık gibi olması" minvalinde binlerce başlık ve zebilyon entry gösteririm. sanki o kadınlar gerçekten hiç mağdur olmamışlar gibi, gelip burda dalga geçmek için açılan "geçen yine mağdurum e bi de tabi türbanlıyım", "türbanlı olduğum için beni uzaya fırlattılar", "başımın örtsünden dolayı parçalanıp köpeklere nasıl yem edildim" tarzında binlerce örnek de gösterebilirim. işin komiği bunları dalga geçmek için yazıyor oluşunuz bu kadınların onlar kadar değilse de en az onları aratmayacak şekilde şeyler yaşadığı gerçeğini değiştirmiyor malesef. "simge" diye ele alınmasının nedeni kendi seçimi değil, sizsiniz, kadına kadın diye bakmayıp başıörtülü kadın diye yaklaşımda bulunan da. çoğu simge diye değil gereği olduğunu düşündükleri için takıyolar o bez parçasını kafalarına bunu da belirteyim. annem yahu, annem... hiç bir siyasi partiyle ilişkisi olmayan sıradan anne işte. bildik tanıdık anne figürü. simgeymiş, sembolmüş bunlara dair en ufak bi bilgisinin olduğunu dahi sanmıyorum en basitinden.. meseleyi bir de şöyle ele al, başörtüsü sizin dediğiniz gibi siyasi bi sembol değil de din'i bi sembol olsaydı ki benim için din'i bi semboldür. ve evet ne yazık ki, sandığından çok çok daha fazla kadın başının üstündeki örtüyü dini gerektirdiği için takar buna ne diyeceğiniz? o zaman da din'i sembol istemiyoruz diyeceğinizden şüphem yok gerçi. sorun örtü değil arkadaşlar. kandırmayın kendinizi. sorun o kadınların mantar gibi falan da çoğalması değil. onlar hep vardı, sadece şimdi sosyal yaşamın içine daha rahat karışabiliyorlar. daha çok karşılaşıyorsunuz. sindiremediğiniz bu bence. çünkü size göre o kadın muhtemelen ezik, okumamış cahil. eve temizliğe gitmeli, kuaförde manikür pedikür falan yapmalı. dayattığınız bu çünkü. yıllardır size başıörtülü olan kadın figürü diye dayatılan bu! genişletemiyorsunuz. o kadınların da sosyal topluma karışmasına dair en ufak bi olumlu baktığınız nokta yok. bu ülkede, iki türlü din benimsedik biz bundan seneler önce. biri, bildiğimiz geleneksel bilindik islamdı, babadan oğula anlatılan. diğer ise devletin sana yıllardır din böyle olmalı diye, olmayana yobaz, gerici gözüyle baktıran türden bir kültürel dindarlıktı. senin seçtiğin ikincisi oldu hep. çünkü o islam daha tatlıydı. sıkmabaşlar tatlı geldi, nasılsa o dönemlerde sıkmabaş örtünün altına mini etek giyilebiliyordu. ama şulebaşlar tehlikeliydi. o yüzden geleneksel islam'a ayak uyduranlara değil o kadınlara dahi tahammülün olmadı senelerce. görmeye dayanamıyorsun yahu. daha görmeye dayanmıyorken nasıl bu oynak coğrafyanın toprakları üzerinde bak omuz omuza demıyorum ondan geçeli çok oldu artık yanyana durabilirsiniz ki? velhasıl; kadını simgeleştiyorsun, sonra simgesi kadınlığının önüne geçiyor diye de ağlıyorsun. sonra sen varolan kapalı kadınlara değil, kendi hayalinde tasvir ettiğin kadına bakıyorsun. o yüzden onları tehdit olarak algılaman. ve o kadınların kafandaki kadınlar olması için dualar ediyorsun. çünkü ancak o şekilde haklı olabilecek ben dememiş miydim diyebilme şerefine erişeceksin. neymiş efendim;* birileri başörtülü kadınların sosyal hayatta olmalarını kabul edemiyor-muş! hazmedemiyor-muş! buna inanan insan türkiye'nin ekonomisinin büyüklüğünü çekemeyen avrupalıya da inanır. burası öyle değil işte canım. zannedersin ki bundan 20 sene önce başörtülü insanların sokağa çıkma hakkı ellerinden alındı, sosyal bir çevreye alındıkları zaman yerlerde sürülerek çıkarıldı da ben bilmiyorum. siz önce sizi tarifleyen cemaatlere/tarikatlere bir göz atın. acaba kadını en çok kim sansürlemiş??? ortaokulda gittiğim dershanede bir kız vardı. çok ama çok başarılıydı ve bu başarısı sayesinde dershaneye ücretsiz gidiyordu. o zamanlar son sınıftaydık ve kızın babası süleymancı tarikatine mensup olduğu için okuması yasaklandı. kızın içinde hep bir umut vardı, belki başarım nedeniyle babam beni okutur diye ama yok olmadı. daha bunun gibi neler neler. sonradan o kızı buldum sosyal platformlardan ve bana;"babam en doğru kararı vermiş. çünkü eğitim aldıysan her anlamda karşı cinsle ilişkide olman gerekir ve bu durum seni günaha iter." dedi. evet dedi. önce sansürlendi sonra sansürlenmesini haklı gördü.* devlet dairelerine alınmama konusunda hep ama hep başörtülülerin tarafını tuttum son dönemlere kadar ama bu son dönemde ortaya çıkan bir "sonsuz başörtülü" haklılığı beni aksi düşünceye itiyor. düşünsenize iş yapıyorsunuz ama karşınızda kafasındaki bir simge nedeni ile +5 ile her olaya haklı başlayan biri var! bu ülkedeki bağnazlık kırılıp herkes eşit olmadıkça bunun önüne geçemezsiniz. eğer kendi içlerinde de kendilerine sadece kadın gözüyle bakılabilseydi ve bu denli bir körlükle "hep haklı" olarak adledilmeseydi güzel bir başlangıç yapılmasına herkes yürekten destek bugün başörtülü birinden hizmet alırken 10 kez düşünürüm. ben mini etek giyen ve inançlı olmayan bir kadın olarak yarın en ufak yaşadığım preblemde bana "başörtüm" yüzünden demeyeceğinden emin olamam bu insanın. keskinleştim.* sözlükte hakkında şöle böyle denmiş...al işte! ne mağduriyet kapısı ama! burada hakaret edilmeyen bir kadın var mı acaba? sadece türbanlı cımbızı yaparsanız güme gidersiniz. benden söylemesi.* çalışan tesettürle ilgili çok fazla bug var... mesela tesettürlü bir kız ustabaşıyla bir arabaya binip şantiye ziyareti için 3 saat yol gitmesi sonra 3 saat de geri gelmesi caiz mi? tesettürlü ürolog bir hanımın bir adımın penisin bakması caiz mi? sesi çok çekici olan bir tesettürlü bir hanımın sekreteryada telefonlara cevap vermesi caiz mi?ne yapacağız ortamı kadınlar ve erkekler olarak ayıracak mıyız? bu mudur modern ve insan temelli toplumdan beklediğiniz? annemdir, ablamdır, kız kardeşimdir. hiçbirisi de insan baskıyla örtmemişlerdir başlarını, farz-ı ayn olduğu için bunu tercih etmişlerdir. türbanlı kadınla karıştırılmaması gerekir. zannedersin ki 20 sene önce başörtülüler yerlerde sürüklendi. ama dur bir dakika orospu çocuğu ruhlularda "başörtülü hakim olunca şöyle olabilir... başörtülü suç işleyip ceza alırsa başörtüsünden dolayı aldığını düşünebilir..." gibi şeylerle faşistliklerine, kin, nefret ve düşmanlıklarına kılıf arıyorlar. ulan öyle şeyler yaşanırsa o zaman o yanlışları konuşuruz. yıllardır sırf başı örtülü olduğu için binlerce insan zulme haksızlığa uğramış. insan hakları, özgürlük, eşitlik ayaklar altına alınmış. çıkıp bunları lanetleyecek vicdanlarıda edecek tek kelamlarıda yok. hala ya gelecekte şöyle olursa diye vehimlerle yıllardır süren faşizanlığın, zulmün devam etmesini bunlar "yaşam tarzımıza müdahale var gibi... sanki olacakmış gibi... sanki hayat tarzıma karışıldığını sezimledim gibi..." saçmalıklarla ülkeyi yangın yerine çevirmekten kaçınmayan azgın insanlar. ve görüp anladığım kadarıyla kendileri gibi olmayan milyonlarca insan lime lime katledilse zerre umurlarında olmayacak hiç bir zaman. ahlaksızlık yapmak ve ahlaksızca konuşmak zihin kodu olmuş ve laflarını "orospu" tadıyla yenmez hale sokanlar hep ama heeeep kendilerini zulme uğrayan yalnızlar olarak sunmayı çok ama çok severler. kadının başörtülü ve başörtüsüz olmadan bu topraklarda katıksız şiddet gördüğünü unutanlar için ben de şu linki kadın bu topraklarda sadece başörtülü olduğu için şiddet görmüyor. yemek pişirmediği, azıcık kısa giyindiği, köşe başında bir erkekle sohbet ettiği, bir adamla evlenmek ya da evli kalmak istemediği için şiddet gören tonlarca kadın bazı kesinleri o yüksek sesi sadece başörtülü zulmune takılı kalmış ikiyüzlüsünüz. ve sizin mağduriyetleriniz dahi sorunlu. sadece kendinize özgürlük isteyen ve sadece kendi kadınlarınıza göstermelik saygı duyan bir anlayışınız var. başörtülü kadınları "sana düşmanlık yapılıyor" diye gazlayan da sendin 28 şubat aydın insanların elinden çıkmasından ziyade bugün türk devletinin başına örülecek çorapların bir aklama sunması amacıyla yapıldı adeta. amacınız dostluk/kardeşlik/iyilik/güzellik değil. buna en azından eminim. 34547000onu kalıplara/sınırlara hapsetmenin ne kadar abuk olduğunun, bir şeyler beklemenin ya da hiç ummamanın onu denli yıprattığının güzel bir tasvirini yapmış birey olmak istiyor hepimiz gibi. yani, hiç de yalnız değil. ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın.

süleymancı kadınların başörtüsü neden öyle